Sayın okurlar, Ãncelikle geçmiş Kurban bayramınızı ve ilk günlerini yaşadığımız yeni yılınızı en içten duygularımla tebrik eder, yeni yılın hayırılara ve ba
Sayın okurlar, Ãncelikle geçmiş Kurban bayramınızı ve ilk günlerini yaşadığımız yeni yılınızı en içten duygularımla tebrik eder, yeni yılın hayırılara ve barışa vesile olmasını diliyorum. Geçmiş yılın muhasebesini yapmayacağım ancak, geçmiş yılda Belçika Türk Yerel Basınında bence çok önemli olan bir etkinlik ve sonrası gelişen yeni yıl gündemini irdeleyeceğim. Bu irdelemeye geçmeden önce zaman zaman her alanda kullanılan özellikle de basın alanında son zamanlarda sık sık gündeme gelen 'Etik' kelimesini açmak istiyorum. Nedir bu Etik kelimesi? Bence "etik", toplum tarafından kabul görmüş benimsenmiş ahlaki davranışlar bütünüdür. Bu cümleyi açtıktan sonra asıl konuma girmek istiyorum. Sizlerin de bildiği gibi 'Beltürk' ve 'Binfikir' gazetelerin isim haklarının bir firma tarafından alındığı, bu firmanın bu isimleri kendi şirketlerine patent olarak aktardığı ile ilgili Mehmet köksal kaynaklı haber Belçika basınına bomba gibi düştü. Bu konuyla ilgili Belçika Türk yerel basınından bir işadamı suçlanmakta. Olay son derece çirkin bir olay. Tabiki bu olayın ortaya zamanında çıkmaması belki ileriki günlerde hoş olmayan olaylara neden olabilecekti. Tabi bu durum kabul edilemez bir durum. Kim olursa olsun birilerinin göz nuru, el emeği ve beyniyle ürettiği hizmeti çeşitli bürokratik oyunlarla elde etmesi etik değildir. Etik burada delinmiştir. Kendi alanlarında hizmet veren her iki basın temsilcilerimize geçmiş olsun dileklerimiz ifade ediyoruz. Bu tür çirkin oyunların kimseye fayda getirmeyeceğini düşünüyoruz. Adli yargı neticesinde hakkın tecelli edeceğini bu süreçle birlikte insanların bazı konularda daha dikkatli davranacağını umuyoruz. Gelelim ikinci konuya, Geçtiğimiz ayda 10 Aralık 2006 günü Brüksel'de Hotel Villa Royale salonunda kısa adı ATGB olan 'Avrupa Türk Gazeteciler Birliği' ve Binfikir gazetesinin ortak organizasyonu ile gerçekleştirilen 'Belçika Türk Medyası" başlıklı sempozyum yapıldı. Belçika Türk medyasında hizmet veren ulusal ve yerel basın mensuplarının katıldığı programa bir çok sivil toplum temsilcileride hazır bulundu. Buraya katılarak fikirlerini beyan eden gerek yerel gazete temsilcileri, gerekse haber site temsilcileri görüşlerini açıkladılar. Genel anlamda son derece verimli olduğunu düşündüğümüz bu toplantının yansımaları bir müddet gazete ve sitelerde yayınlandı. Burada yapılan konuşmalarda Basın'ın sorunları tartışılmış, bazı konularadA birlik içerisinde hareket ederek, basında bir iç denetim gerektiğini bu konuda bir oluşum olması fikri ağır bastı. Burada bulunan tüm medya mensupları bu konuda hemfikir oldular. Buraya kadar olan tüm çalışmalar 'etik'. Ancak burada bir özeleştiri yapmak istiyorum. Bu gün bu başarılı organizasyonu gerçekleştiren 'binfikir' gazetesindeki bu konuyla ilgili habere eleştirim olacak. Bu konuda söylediklerimin ve düşüncelerimin samimi duygulardan kaynaklandığınıda hemen belirtmek isterim. Binfikir'den fikir çilesi çeken Serpil hanım ve Erkut beyin beni anlayışla karşılayacaklarını ifade etmek isterim. GüzeL bir organizasyon gerçekleştirdiniz. Ãncelikle bir kez daha tebrik ediyorum. Ama Ocak sayınızda bu konuyla ilgili haberiniz bana çok özel bir haber olarak geldi. Haberi veriyorsunuz haberi oluşturan asıl basın mensuplarını ve temsilcisi oldukları kurumları es geçiyorsunuz. ATGB Başkanı Gürsel Köksal, Serpil Aygün, Fikret Aydemir ve Erdinç Utku'nun konuşmasıyla haberi bitiriyorsunuz. Sempozyumda yer alanlar değil de sempozyuma katılanları öne çıkarıyorsunuz. 'Bunlar katıldı' diye. Tabiki bunlarda yazılmalı ama sempozyumda konuşmacı olanların ne kurumları ne de isimlerinden bahsedilmiş. Ben bu ayrıntıda artniyet olduğunu düşünmüyorum. Yorgunluğun bir ifadesi olabilir. Ancak gazeteciliği yıllardır yapan arkadaşların bu haberde böylesi bir gaf yapması birileri tarafından yanlış anlaşılmış olabilir. Madem yalnız kendi konuşmalarınızı yazacakdınız ise o kadar adamı oraya toplamanın anlamı neydi? Bu programda yalnız Binfikir'ciler konuştu, diğer kürsüde yer alan medya mensupları ise davetli gibi oldular. Siz bu davetlileri konu mankeni olarak mı düşündünüz? Bu durum sizce etik oldu mu? İleride oluşturulması planlanan birlikteliklerin devamı noktasında bu tür detayların önem arzedeceğini düşünerek, bunları yazdım. Ãalışmalarınızda başarılar dilerim. Saygılarımla.... Celil Gündoğdu