NOSTALJİ BİR YAŞGÜNÜ / Celil GÜNDOĞDU

İnsanların yaşamında bazı izdüşümleri vardır ki, onlar duygu dünyasında hayallere ulaşmanın tadını ve hazzını yaşatırlar. Bu anlar insan yaşamında duyguların gizemli dünyasında var olan gerçeklerin dışavurumudur. Bu anlar nadir yaşandığı içinde: bu anları yaşayan ve yaşatan kişileri saygın ve anlamlı kılmakta...

İnsanların yaşamında bazı izdüşümleri vardır ki, onlar duygu dünyasında hayallere ulaşmanın tadını ve hazzını yaşatırlar. Bu anlar insan yaşamında duyguların gizemli dünyasında var olan gerçeklerin dışavurumudur. Bu anlar nadir yaşandığı içinde: bu anları yaşayan ve yaşatan kişileri saygın ve anlamlı kılmakta...

Sayın okurlar,

Dün 15 Şubat itibariyle yeni bir yaşa girmenin hüznü, ancak anlamlı jestlerlede tatlı mutlulukları yaşadım.

15 Şubat günü her zamanki rutin yaşamıma devam ettiğim ve çalıştığım öğle saatlerinde bir telefon geldi. Beni telefonla arayan sevgili eşim Zerrin Aydın idi. "Ne yaptığımı" söyleyediğinde, "çalışıyorum" dedim. "Boşver bu hafta sonu çalışma gel bir yere gideceğiz" dedi. Ben de zaten yorgunluk ve bilgisayarın önünde fazla kaldığım için sanki çıkmak için bahane arıyordum ve hemen "geliyorum" dedim.

Stresli bir günün ardından dinlenirim diye eve geldim. Arabaya bindik, Zerrin hanım sinemaya gidiyoruz deyince ben de "iyi olur zaten çok yorgundum dinleniriz" dedim.

Birlikte Atomium'un bulunduğu yere geldiğimizde Atomium'u görünce "Zerrin sinemadan sonra buraya gelelim burayıda gezelim dediğimde" olabilir. gel bir bakalım kaça kadar açık diye? Atomium gişesine yöneldik. Ben içimden "sinemadansa burayı gezsek daha iyi olur" diye geçirdim. Gişe de Zerrin hanım, "bekle geliyorum" dedi ve gişe sorumlusuyla konuştuktan sonra elinde iki biletle geldi.

Haydi gidiyoruz. Ben sinemaya mı? diye sordum. Yok dedi "yukarı restauranta çıkacağız" deyince içimden sevindim. Sonra "ya bu restaurantlar randevulu değil mi?" diye içimden geçirdim. "Haydi hayırlısı" dedim. Zerrin hanıma dönerek, "biliyor musun sinemayı değil daha çok buraya çıkmayı istiyordum" dedim. Oda "iyi ya duan kabul oldu. Biletlerle içeri girdiğimizde palyaço ile resim çektirdik hatıra" olsun diye.

Daha sonra bir bayanın rehberliğinde sıra beklemeden asansöre binerek. en üst topta bulunan restauranta doğru yol aldık. Asansöe bir dakika dolmadan 102 metreye ulaşmıştı bile. Asansör görevlisi bayan "bu dünyanın en hızlı asansör sistemlerindendir diye" bize açıklamada bulundu.

Asansör kapısı açıldığında restaurantın alt yanında bulunan dürbünlerle insanlar Brüksel'i kuşbaşı seyrediyor ve hatıra resimler çektiriyorlardı.

Restauranta merdivenlerle çıktık bizi karşılayan genç bir bayan, bizim Türkçe konuştuğumuzu görünce. "Siz Türk müsünüz? Evet dedik. "Bende Türküm ismim Seray" dedi. Sevindik. Ona elimizde bulunan dergimizin son sayısını takdim ettik. Bizi sıcak bir şekilde karşılayarak. bizi ikli kişilik cam manzarasına oturttu.

Ben Zerrin hanıma "ya burası daha iyi oldu ne zamandan beri buraya çıkmayı hep istiyordum. 13 yıldır Brükseldeyim buraya hep dıştan baktım içini görmedim" deyince.

Sevgili eşim Zerrin hanım bana, "ben sana süpriz yaptım burayı ben ayarladım 3 hafta öncesinden bilgi aldım ve rezervasyon yaptırdım. Sinemaya gideceğiz dedim. Çünkü süprizmi bilmeni istemedim. Buraya gelmemize sevinmenede ben de çok sevindim.

Esen rüzgardan dolayı zaman zaman top hafif olarak esniyor ve bizde hissediyorduk.

Bir taraftan sohbet edip, yemek yerken, diğer taraftanda 102 metre yüksekten Brüksel'i seyretmek çok güzel bir duyguydu. Yemek ardından tatlıları yedikten sonra, alt kata inerek, Brükseli her taraftan kuşbakışı seyrettik, hatıra görüntüler aldık.

Çıkışta ise, girişte çekilen resimleri ve anahtarlığı alarak Atomium tayrılarak. evin yolunu tuttuk.

Bana doğum günümde süpriz yapan, eşsiz ve güzel bir mekanda bir yemek programı ayarlayarak, güzel anılar yaşamama vesile olan sevgili eşim Zerrin Aydın'a çok teşekkür ediyorum... İyiki var...