HURŞUD BANU NATEVAN’IN HEYKELİ AVRUPA’DA MEDENİYETLERİ BULUŞTURDU

Azerbaycan Cumhuriyeti Brüksel ve Lüksemburg Büyükelçisi Fuad İskenderov’un himayesinde Avrupa ve Belçika’nın tarihi şehri olan Waterloo Belediyesi işbirliği ile Doğu ve Batı medeniyeti ‹Hurşud Banu Natevan’ın heykeli ile Avrupa’da perçinlenmiş oldu.

Azerbaycan’ın Avrupa ile ilişkileri her geçen gün artarak devam ediyor. Dünya ülkeleri arasında hızla yükselen Azerbaycan Cumhuriyeti çekim merkezi olma yolundaki adımları hızlandırarak,  Eurovizyon, Avrupa Spor olimpiyatları ve Oto Ralli gibi bir çok uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapmakta.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev›in öncülüğünde hergeçen gün yıldızı parlayan Azerbaycan Cumhuriyeti Avrupa ile de ilişkilerini sürdürmekte.

Azerbaycan Cumhuriyeti Brüksel ve Lüksemburg Büyükelçisi Fuad İskenderov’un himayesinde Avrupa ve Belçika’nın tarihi şehri olan Waterloo Belediyesi işbirliği ile Doğu ve Batı medeniyeti ‹Hurşud Banu Natevan’ın heykeli ile Avrupa’da perçinlenmiş oldu.

Azerbaycan’ın ünlü heykeltraşlarından olan İmran Mehdiyev’in yapmış olduğu Şaire Hurşud Banu Natevan’ın heykelinin açılış kurdelasını kesen ve örtüyü kaldırarak, heykeli gösteren Büyükelçi İskenderov ve Waterlo Belediye Başkanı Florence Reuter birbirlerini tebrik ettiler.

Büyükelçi ve Başkan'ın birlikte açılışını yaptığı heykel alkışlarla karşılandı. Dostluk mesajlarının verildiği törende duygulu anlar yaşandı. Heykeli çiçeklerle donatan Azerbaycanlıların mutlulukları göslerinden okunuyordu. Azerbaycanlılar Dostluk heykeli önünde hatıra resim çektirebilmek için adeta yarıştılar. Açılış programında Waterloo Belediye başkanına Kültürden Sorumlu Başkan Yardımcısı Yves Wander Cruysen’de eşlik etti.

18 Şubat 2016 günü açılışı yapılan (1832-1897 yılları arasında yaşayan şaire ve ressam) Natevan’ın heykeli Waterlo Belediyesi Kütüphane Bahçesi'ne dikilmiş oldu.

Heykelin açılışına Azerbaycan Büyükelçisi Fuad İskenderov, eşi Sefire Uzulet Elekberova, Büyükelçi Dr. Agshin Mehdiyev, Müsteşar Zaur Ahmadov, Waterlo Belediye Başkanı Florence Reuter, Başkan Yardımcısı Yves Vander Croysen, Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçiliği Müsteşarı Özgür Arslan, Eski Milletvekili Marc Verwilghen, Hollanda Azerbaycan Kadınlar Birliği Başkanı Mayise Ağamirzayeva ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Belçika Azerbaycan Dostluk Cemiyeti Başkanı Ayhan Demirci, Gent Türk Ocağı Onursal Başkanlarından  Recep Tuncer Sarı,  Benelux Azerbaycanlılar Kongresi (BAK) Başkanı Sahil Gasımov, Azerbaycanlı subaylar ve kalabalık davetli katıldı.

Heykelin açılışının ardından Waterloo belediyesinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen resepsiyonda Azerbaycan Cumhuriyeti'nin tarihi sinevizyon eşliğinde anlatıldı.

Ev sahibi Başkan Florence Reuter’ın sıcak samimi ve dostane konuşmasının ardından Büyükelçi Fuad İskenderov,  Dernek Başkanı Marc Verwilghen birer konuşma yaptılar.  «Azerbaycan ve Belçika halklarının dostluğunun önemli olduğunun» altını çizen konuşmacılar, özetle «Açılışı yapılan heykel her iki ülke halkının dostluğunu simgelemektedir. Doğu ve Batı medeniyetlerinin buluşmasına neden olan bu heykel sembolik olarak dostluğun heykeli olduğunun» altını çizdiler.

Konuşmalar ardından Müzik Resitali eşliğinde konuklara bir resepsiyon verildi.

Hurşud Banu Natevan Kimdir?

(Şuşa, 1832 - Şuşa, 1897)5 Ağustos 1832'de Şuşa'da doğdu. Karabağ'ın sonuncu egemen hanı Mehdikulu Han'ın kızı, İbrahim Halil Han'ın torunudur. Annesi Bedircahan, Gence hanlarının neslinden olan Uğurlu Bey'in kızı idi. Ailenin yegâne evladı ve Karabağ hanlığının mirasçısı olduğundan sarayda "Dürr-i yekta" (Tek inci), halk arasında ise Han Kızı adıyla tanınmıştı.

İlk tahsilini sarayda aldı. Burada Arap ve Fars dillerini, edebiyatını benimsedi. Karabağ'ın Zâkir, Mirze Camal, Mirze Adıgözel Bey, Ahmedbey Cevanşir gibi sanat ve ilim adamları ile daha ilk genç lik yıllarında başlayan yakınlık, Natevan'm fikrî ve zihnî gelişmesinde önemli rol oynadı. Nâtevan, yeniyetme çağlarında şiirle beraber güzel sanatlarla da ilgilendi. Aynı zamanda ince zevkle işlenmiş resimlerin ve kumaş üzerinde işlemelerin de , sahibidir.

1845'te Mehdikulu Han'ın ölümünden sonra Karabağ Hanlığı'nm topraklan Rusya İmparatorluğu'nun idaresine geçti. Tabii ki, bu durumda Han kızının şahsi hayatını da, Tiflis'teki Rus yöneticileri düzenliyorlardı. Şayet Nâtevan Karabağ'ın han neslinden olan biriyle evlenseydi bu, sülalenin ve hanlığın yaşaması demek olurdu. Bu sebeple de Kafkas genel valisi Vorontsov'un emriyle 1850'de Hurşid Banu,Dağıstan asilzadelerinden, milliyetçe Kumuk Türklerinden olan Hasay Han Usmiye'yle evlendirildi.

Hasay Han, Kafkas ordusunun subaylarmdandı. Pe-tersburg'da eğitim görmüş, genç yaşlarında general rütbesine yükselmişti. 1866'da Şeyh Şamille gizli ilişkileri olduğu şüphesiyle Rusiya'nın içerilerine -Voronej kentine- sürülmüş, bu güvensizliğe öfkelenen Hasay Han kendi hayatına kastedmişti. Hurşud Banu ile evliliklerinden iki çocukları -Mehdikulu Han ve Hanbike- doğmuştu. Rus ordusunun albayı olan Mehdikulu Han (1851-1900) aynı zamanda "Vefa" mahlasıyla şiirler de yazmıştır.

1858'de Rusya seyahatine çıkmış ünlü Fransız yazarı Aleksandr Duma (Ata), Bakü'de Hasay Han ve eşi Nâtevan'la görüşmüş, bu görüşmenin te-sirleri, kendisinin 1860'ta Paris'te yayınlanan "Kaf-kaz" kitabına yansımıştır.

Nâtevan 1872'de Şuşa'da "Meclis-i Üns" adı altında şairler birliği kurmuş ve yirmi yıldan fazla onun yöneticisi ve mali destekleyicisi olmuştu. Karabağ'ın çoğu şairleri bu meclisinin üyeleriydiler. Nâtevan, aynı zamanda Azerbaycan'ın muhtelif bölgelerindeki şair meclislerine ve ayrı ayrı sanatkârlara da destek vermişti. O, kendi imkanlarıyla Şuşa'ya dağlardan su kemeri, Muğan bölgesine bir su arkı çektirmiş, Şuşa'nm imarına, burada maarif ve kültürün yayılmasına külli miktarda para sarfetmişti. "Hurşit Banu fukaraya zi-yade merhamet eden ve heyli tesisat-ı hayriyyeye el uzadan Hanım idi.

Müselmanlarm maarifine dehi hemiyyet ve müavineti az deyildir" ("Tercüman", 1897, n 444). "Karabağ'la birlikde bütün Transkafkaz'm senet adamları onun hi-mayesine sığınırdılar". ("Kaspi", 1911, n. 146)

Lakin servetine, zenginliğine, güzelliğine rağ-men Nâtevan şahsi hayatında mutlu olamadı. Onun sevmeden evlendiği Hasay Han'la aile hayatı 50-li yılların sonunda bozuldu. Hasay Han'ın ölümünden sonra 1869'da esnaf arasından çıkmış Seyid Hüseyn adlı birisiyle evlendi. Han Kızı'nm bu nikahı Şuşa ve genellikle Karabağ âsilzedeleri arasında büyük rahatsızlık yarattı. Şair Kasımbey Zâkir'in torunu, Natevan'm kurduğu "Meclis-i Uns"ün üyelerinden biri olan Abdullabey Âsi,

Nâtevan'ı hicveden edcbsiz bir şiir yazdı. Lakin bu şiir, Nâtevan'ı iyi tanıyanlar ve genellikle de tüm Azerî şairleri tarafından nefretle karşılandı. Nâtevan'm birinci evliliğinden olma çocukları onun resmî mirasçıları sayıldıklarından, İkinci evlilikten olan kardeşlerine (ikisi kız, ikisi erkek) hiç bir şey bırakmadılar.

Evladları arasındaki bu huzursuzluk, oğlu Mehdikulu Han'ın ondan yüz çevirmesi, ikinci nikahtan doğan oğlu Mir Abbas'ın 17 yaşında iken ölmesi, borca düşmesi, mülklerinin borçlarını ödemek için mecburi olarak mezatlarda satılması, ailesi arasındaki huzursuzlukların matbuat sehifelerine çıkarılması Nâtevan'ı çok üzdü ve hayatının son yıllarını hasta yatağında geçirmesine neden oldu.

Bu psikolojik "sarsıntıların sonucu olarak Nâtevan, 1 Ekim 1897'de Şuşa'da öldü ve Ağdam'daki "İmaret" denilen aile mezarlığında defnolundu.

XIX. yy. Azerî kadın şairleri içerisinde sanatkârlığının ince ruhu, derin psikolizmi, samimiyeti ve güzelliği ile kendine mahsus bir yer tutan Nâtevan, eski Şark Edebiyatının geleneklerine dayanmakla beraber Halk Edebiyatı ör-neklerinden de faydalanmış, mazmunu ve şekli açısından okuyucularda derin tesirler bırakan eser-ler yaratmıştır.

Eserleri: Türkçe qezeller Mecmuesi, Bakı, 1917; Şükufe mecmuesi, Bakı, 1913; Eserleri, Bakı, 1928, 1938; 1956; 1984. Otuz Üç Qezel, Bakı, 1989; Azerbaycamn Aşıq ve Şair Qadınları, Bakı, 1990.

Kaynakça: Riza Fahrutdin. Meşhur Xatunlar, Orenburg, 1904; Mehemmed Ağa Müctehidzade. Riyazül-aşiqin, İstanbul, 1912; Mir MÖhsün Nev-vab. Tezkireyi-Nevvab, Bakı, 1913; Firuddinbey Köçerli. Azerbaycan Edebiyyatı, c. II, Bakı, 1981, s. 153-H.8; Henefi Zeynali, Nâtevan, Baxı, 1928, Bey-ler Memmedov. Xurşid Bamı Nâtevan, Bakı, 1983.

http://ekitap.kulturturizm.gov.tr/Eklenti/11007,hursudbanunatevanpdf.pdf?0

ŞİİRLERİ
(Xurşid Bamı Nâtevan, Şiirler, Bakı-1981, s.24)

Dilberâ, derd-i dilimden bele ünvân etdim
Ki, qem-i hicr ede dil mülkünü viran etdim.

Mümkün olmaz mene veslin, bilirem, heşre kimi,
Ol sebeb meskenimi kuh-i bıyaban etdim.

Eşq sultanı menim qetlime ferman getirib,
Etmedim terk-i vefa, taet-i ferman etdim.
 
Ser-i kuyinde qoyub başımı bir uf demedim,
Ser-i sidq ile dil ü canımı qurban etdim.
Yâ tebib adını terk eyle, tebâbet etme,
Yâ menim derdimi tâp, gör niye tuğyan etdim.

Yoxdu bir kimse meğer derdimi bilsin, yâ Rebb?
Ki, men öz qanîm ile derdime derman etdim.

Derd-i hicrinde gözüm yaşı tutub dünyanı,
Nuh tufanı kimi gör ki, ne tufan etdim.

Nâtevan, etmedi ol sengdile nâlem eser,
Gece-gündüz ne qeder nâlevü efgân etdim.

Ey dilber, gönül derdimden böyle şöhret oldum.
Ki, ayrılık gamında gönül mülkünü viran ettim.

Sana kavuşmamın, kıyamete kadar mümkün olmadığını biliyorum.
Bu sebeple kendime mesken edindim.

Aşk sultanı, benim katlim için ferman vermiş;
ve-fasızlık etmedim, fermana itaat ettim.

Başımı koyup, bir "üf" bile demedim;
sadakat ile günlümü ve canımı kurban ettim.

Ey hekim; adını (mesleğini) terk et, hekimlik yapma.
Benim derdimi(n ne olduğunu) bul, neden taşkınlık ettiğimi gör.

Ey Allah'ım, benim derdimi bilen bir kişi bile yoktu ki;
ben kendi kanımı derdime derman ettim.

Ayrılık derdinde gözyaşların dünyayı kapladı;
gör ki (gözyaşlarının seli) Nuh tufanı gibi tufan oldu.

Nâtevan, gece gündüz (demeden) ne kadar figan ettimse de;
inlemelerim, o taş gönüllüye tesir et-medi.

www.belcikaaydinhaber.com