~~Ben, ülkemiz başta olmak üzere Belçika'da dahil 34 yıldır basın sektöründe hizmet vermeteyim. 1985 yılında Iğdır/Tuzluca'da Hürriyet Gazetesi muhabirliğiyle başlayan serüvenim, Tuzluca ilçemizde "¹Tuzluca'nın Sesi"º adlı rotatif kurşun dizgi baskılı gazetemle devam etti.
~~Ben, ülkemiz başta olmak üzere Belçika’da dahil 34 yıldır basın sektöründe hizmet vermeteyim. 1985 yılında Iğdır/Tuzluca’da Hürriyet Gazetesi muhabirliğiyle başlayan serüvenim, Tuzluca ilçemizde ‹Tuzluca’nın Sesi› adlı rotatif kurşun dizgi baskılı gazetemle devam etti.
1989 yılında İstanbul'a geldim. Burada 7 yıl haftalık, ‹Alemdar› ve ‹Bağcılar’ın Sesi› adlı gazeteleri 1996 yılına kadar 7 yıl çıkardım.
Daha sonra 1997-1999 yılları arası ‹Ehlibeyt Dünyası› adlı derginin genel yayın yönetmenliğini yaptım.
1999 depreminden sonra Hollanda’ya gazeteci olarak geldim. 3 yıl burada basın alanında hizmet verdim. İlk olarak «Euro Huzur» adlı dergide iki yıl olmak üzere, bir yılda kendi kurduğum «Değirmen» adlı aylık Türkçe dergilerde çalıştım.
2003 yılının sonuda Belçika›ya gelerek sırayla «Avrasya», «Yeni Avrupa», «Belçika Haber» ve «Belçika Aydın Haber» aylık Türkçe dergilerini bu güne kadar yayınladım.
Ayrıca «Avrasya», «Belçika Haber» ve «Belçika Aydın Haber» dergilerimizin sanal uzantıları olan internet haberciliğinin de Genel Yayın Yönetmenliklerini üstlendim.
Gazeteciliğimiz yanında kültürel çalışmalarımız yanında seri halde 3 kitapta yayınladık. «Avrupa’daki Şahsiyetlerimiz», «Belçika’daki Öncü Kadınlarımız» ve «Belçika’ya göçün 50. Yılında İlk Gelenler» adlı biyografik yazıları içeren kitaplar yayınladık.
Belçika Türk toplumuna 15 yıldır aralıksız kaliteli bir dergi sunmanın kıvancını bir kez daha yaşadık.
Ömrümüzün büyük bölümü basın ve sosyal hizmetlerde geçti.
Takdir edersiniz ki basın yaşamımda 10'a yakın eseri de kendi imkanlarımız ve kısıtlı personelle çıkardık.
Bu işi severek yaptığım için yorulmadım. Ancak beni yoran zaman zaman Türkçe’ye olan ilgisizlik oldu. Oysa ki bir toplumun dili çok önemlidir. Diline sahip olamayanlar kendilerine toplumlarına ve kültürlerine sahip olamazlar.
Bizler Avrupa’nın başkentinde gece gündüz bir dünya dili olan güzel Türkçe ile yayın yaparken, insanlarımızın bu dil ile üretilen yayın organlarına karşı ilgisizliği çok ama çok üzücü.
Toplumumuzun Avrupa’nın her bölgesinde iletişim dili olan kimliğimizin vesikası olan Türkçemize karşı ne yazık ki bazı idarecilerin de kayıtsızlığı bizleri daha da üzmekte.
Her şeye rağmen kimliğimizin dili olan Türkçemizi yaşatma adına elimizden gelen tüm gayreti sarf edeceğiz. Ancak bizi aşan konularda sorumluluğumuzun olmadığını belirtmek isteriz. Bu konuda vicdanımız rahattır.
Atalarımızın güzel bir sözü vardır, «Bir elin nesi var iki elin sesi var» sözüne istinaden kültürümüzü yaşatan tüm Türkçe yayın organlarına gereken hassasiyet gösterilmeli, toplum adına Türkçe’nin bayraktarlığını yapan basın emekçilerine gereken saygı gösterilmeli destek ve yardımlar yapılmalı...
Selam, sevgi ve saygılarımla....