Kurtuluşa giden yol Osmanlı Padişahı Vahdettin'in sessiz kaldığı ve hatta önayak olduğu Anadolu'nun işgaline karşı Atatürk'ün önderliğinde, 19 Mayıs 1919'da başlatılan ulusal Kurtuluş Savaşı'nın 104. yılı kutlanıyor. "Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır" şiarıyla yürütülen mücadele, tam bağımsız, antiemperyalist, laik ve modern Türkiye Cumhuriyeti'ni yarattı. İşte kurtuluşa giden yolun öyküsü...
Kurtuluşa giden yol
Osmanlı Padişahı Vahdettin’in sessiz kaldığı ve hatta önayak olduğu Anadolu’nun işgaline karşı Atatürk’ün önderliğinde, 19 Mayıs 1919’da başlatılan ulusal Kurtuluş Savaşı’nın 104. yılı kutlanıyor. “Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” şiarıyla yürütülen mücadele, tam bağımsız, antiemperyalist, laik ve modern Türkiye Cumhuriyeti’ni yarattı. İşte kurtuluşa giden yolun öyküsü...
Tarihçi Prof. Dr. Hakkı Uyar, Atatürk önderliğindeki bir avuç yurtseverin 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmasıyla başlayan ulusal Kurtuluş Savaşı’nı ve Meclis’in bu savaştaki yerini Cumhuriyet’e anlattı.
Osmanlı’dan Cumhuriyete geçiş sürecinin idealist ve vatansever aydınlarının, gücün tümünü elinde toplayan mutlak monarşiye karşı olduğunu belirten Uyar, “Çünkü şahıs yönetimlerinin modern olmadığını ve ülkeyi felakete sürükleyebildiğini görmüşlerdi” dedi. Yürütme, yasama ve yargının ayrı olmasının, yani kuvvetler ayrılığının bulunmasının ve gücün tek merkezde toplanmamasının, ortak aklın varlığının, kontrol ve dengenin işlemesinin ülkenin çıkarları açısından modern dünyanın temel parametresi olduğunu kaydeden Uyar, “Meclis’in, ortak aklın dışlandığı tek adamın olduğu yönetimlerde onlarla anlaşmak, iş bitirmek Batı dünyası açısından çok daha kolay ve hızlı amaca ulaşma imkanı sağlar. Ancak bu, hep milletlerin aleyhinedir” diye konuştu.
‘İŞBİRLİKÇİ PADİŞAH’
Atatürk’ün öncülük ettiği Kurtuluş Savaşı’nın, başından itibaren ortak akılla hareket etme esasına dayandığını vurgulayan Uyar, “Kuvayı Milliye ve Müdafaai Hukuk hareketi, kongreler toplayarak halkı dahil ederek ülkenin kurtuluşunu gerçekleştirmek istedi. İşgaller döneminde işbirlikçi padişahhalife ve hükümetine rağmen inisiyatif ele alınarak katılımcı bir demokrasi deneyimi yaşandı. 19 Mayıs bu kurtuluş mücadelesinin başlangıç noktasıdır” ifadelerini kullandı.
‘EŞİ BENZERİ YOK’
“Aslında yakın dönem Türkiye tarihi, saltanat ve tek adam yönetimi yanlısı gericilerle çağdaş ve demokratik bir Cumhuriyet kurmak isteyenlerin, şahsi yönetime, saltanata karşı olan ilericilerin mücadelesidir” değerlendirmesinde bulunan Uyar, şunları kaydetti:
“Türk Bağımsızlık Savaşı, 20. yüzyılın ilk ve en büyük bağımsızlık savaşıdır. Bu, yine istisnai bir şekilde bir bütün gücün toplandığı Meclis eliyle yapıldı. O dönemde güç Atatürk’te değil, Meclis’teydi. Meclis öncesindeki kongreler döneminde de esas olan millete dayanmaktı. Dolayısıyla Kurtuluş Savaşı dönemini yöneten Gazi Meclis, hem savaşı yönetti hem de devlet kurdu. Bu, dünyada eşi benzeri olmayan bir örnektir. Atatürk de tüm gücünü milletten ve bu Meclis’ten aldı. Eski Türkiye’nin merkezinde Meclis vardı. Yeni Türkiye’nin merkezinde Meclis yok. Şüphesiz 19 Mayıs sadece bir gençlik bayramı değil; tüm milletin bayramıdır. Uzun yüzyıllardan sonra Türk milletinin yeniden uyanışıdır, Türk Rönesansı’dır. Cumhuriyetin ilk yüzyılını tamamlarken, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında gençliğe ve millete düşen görev, Türkiye’yi insanlık aleminin en saygın ve en müreffeh ülkelerinden biri kılmak olacak. Bunun merkezinde yeniden Meclis’in olması bir zorunluluk.”