Sayın okurlar, Geçtiğimiz günlerde AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış Brüksel’de görüşmelerde bulundu. Bu görüşmeler sonrası Sayın Bağış, Brüksel’de bulunan İstanbul Merkezinde Sivil Toplum Kuruluşlarıyla bir araya geldi. Çalışmalarının anlatan Bağış, burada STK temsilcilerinin kendisine yönelttiği soruları cevapladı.
Sayın okurlar,
Geçtiğimiz günlerde AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış Brüksel’de görüşmelerde bulundu. Bu görüşmeler sonrası Sayın Bağış, Brüksel’de bulunan İstanbul Merkezinde Sivil Toplum Kuruluşlarıyla bir araya geldi. Çalışmalarının anlatan Bağış, burada STK temsilcilerinin kendisine yönelttiği soruları cevapladı.
Sayın Bağış’a o günki toplantıda. Neden Brüksel’de bir Türk Kültür merkezi kurulmuyor? Bu konudaki görüşlerini sormuştum. Kendisi, "Düşünülebilinir. Bilmem bu konuda neler yapılabilinir. Ama burada bir çok merkez var, onlardan istifade edebiliriz. Mesela bu gün İstanbul Merkezden istifade ettiğimiz gibi."
Tabi bu cevabı alınca ben cidden rahatsız oldum. Belki Sayın Bakan geçici olarak bu cevabı vermek durumunda kaldı. Ancak cevap tatmin edici değil, sanki geçiştirici bir anlam ifade ediyordu. Öncelikle İstanbul Merkezi İstanbul Belediyesine bağlı bir merkez. Sayın Bakan'ın İstanbul Merkezini 'Türk Kültür Merkezi' yapabiliriz demesi daha anlamlı olurdu diye düşünüyorum.
Ben soru sonrası araştırma yaptım. Ülkemizde bulunan ABD, Kanada, Çin, Rusya, Fransa, Almanya, İran, İtalyan, gibi bir çok ülkenin kendi adlarıyla Kültür Merkezleri olduğunu bu merkezlerin bazılarınında Konsolosluklar bünyesinde hizmet verdiklerini gördüm. Örnekleri aşağıda göreceksiniz.
Kültür Merkezleri bulunan ülke vatandaşlarının ülkemizde sivil toplum anlamında farklı isimlerde lokal çalışmalar yaptıkları biliniyor. Bu sivil toplum kuruluşları asıl kültür merkezleriyle de zaman zaman ortak çalışmalar yapabilmekteler.
Örneğin Fransız Kültür Merkezi İstanbul’da faaliyetler yapmakta. Instanbul Fransız kültür merkezi, Ankara Gharles DEGAULLE Fransız okulu, Fransız konsoloslukları içinde yer almaktadırlar.
Beyoğlun’da bulunan Alman Kültür Derneği İlk olarak Türk-Alman Kültür İşleri Kurulu Derneği adıyla kültür ilişkilerini canlandırmak ve yetişkinlere dil kursları vermek amacıyla kurulan merkez idi. 1961 yılında Goethe Enstitüsü tarafından devralındı. Günümüzde İstanbul Goethe Enstitüsü adıyla kültürel hizmetlerine devam etmekte. Yurtdışında Almanca'nın yaygınlaştırılmasına, uluslararası kültürel işbirliğine ve Almanya'nın tüm dünyada farklı yönleriyle tanıtılmasına katkıda bulunan Goethe Enstitüsü, İstanbul'daki merkezinde de halka açık etkinlikleri ve kütüphanesiyle hizmetlerini sürdürüyor. Konserler, film, sergi, konferans, gezi programları gibi çeşitli etkinlikler düzenlenen enstitüde, yetişkinler için farklı düzeylerde yabancı dil kursları veriliyor.
Amerikan Kültür Merkezi, Ankara Kavaklıdere’de hizmet vermekte. Kanada Kültür Merkezi, İstanbul İstiklal Caddesinde, Kültür Merkezinin misyonu şu şekilde açıklanmakta : Türk ve KANADA toplumları arasında süregelen ilişkileri daha da geliştirmek ve her iki toplumun bireylerinin birbirlerini iyi tanımasını ve anlamasını sağlayacak ortam yaratmak.
Merkezin Vizyonu: KANADA Kültür Merkezi , Türk ve KANADA toplumları arasında bir geçiş kapısı olmayı amaçlayan bir kuruluştur. KANADA Kültür Merkezi ,eğitim, sanat, iş yapma imkânları ve sosyal faaliyetlerin geniş çaplı kullanımı ile özellikle her iki toplumun nüfuz sahibi ve gelecekte nüfuz sahibi olabilecek şahsiyetleri arasında ortak ilgi alanları, karşılıklı anlayış ve dostluğu geliştirecek kaliteli bir ortam yaratacaktır.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. AB yolunda mücadele eden Türkiye’nin Belçika ve AB’nin başkenti olarak bilinen Brüksel’de kendi adına bir Kültür merkezi oluşturmamasını, bu yönde ciddi bir adım atmamasını şahsen ben bir noksanlık olarak görüyorum.
Türk kültürünü karınca kararınca buradaki sivil toplum kuruluşları tanıtmaya çalışmaktadırlar. Ancak takdir edersiniz ki bu kuruluşlarımızın büyük bir bölümü Belçika makamlarından etkinlikleri karşılığı yardım alabilmekteler. Bilimsel ve akademik çalışmalar yapamadıkları içinde, kendi kültürlerini istedikleri gibi tam anlamıyla ifade edememekte ve anlatamamaktadırlar. Diğer ülkeler gibi Türkiye’de bu konuda ciddi bir adım atarak muhakak burada bir merkez oluşturmalıdır.
Var olan sivil toplum kuruluşları il bazında, şirket bazında ve sosyal bazda hizmet vermekteler. Türk kültürünü en iyi bir şekilde anlatabilecek, tanıtabilecek üst çatı kurum anlamındaki bir Türk Kültür merkezi diğer lokal kuruluşların merkezi konumunda olmalı.
Bu kuruluşlara alt yapı oluşturabilecek bilimsel çalışmalar, akademik veriler, Türkçe dil eğitimleri, Avrupa’da yaşayan Türklere kalite katması bakımından önemlidir.
Bu merkez hem Türk kültürünü yaşatma, hem Türk toplumunun geçmişini arşivleme onları daha bilimsel anlamda yönlendirme gibi işlevlerde bulunabilir. Bu Merkez Türk toplumunun entegrasyon sürecinde yaşadığı olumsuzlukların, sorunların giderilmesinde önemli etken olabilir. Topluma duyrulması gereken yasal duyurular, vatandaşlardan beklentiler bu merkez kanalıyla daha seri bir şekilde anlatılabilinir. Kültür merkezinde bulunacak olan konferans salonunda sivil toplum kuruluşları istifade edebilir. Kütüphane ve arşiv bölümünden hem vatandaşlar hem de Türk kültürü hakkında bilimsel araştırmalar yapanlar istifade edebilir. Bir çok gencimiz kendi kültürüne yabancı yetişmekte. Bu kültür merkezi bu boşluğu doldurabilecek kapasitede olabilir. Bu merkezde yapılacak olan sergi, sanat ve eğitim çalışmalarıyla ülkemiz daha iyi tanıtılmış olur.
Türk kültürü işin ehli olan akademisyenler tarafından daha iyi bir şekilde anlatılmalı. Bu boşluğu işin ciddiyetini kavrayanlar doldurmadığı zaman Türk kültürü farlı yorum ve düşüncelerle işin ehli olmayan kimselerle anlatılmaya başlar. Bu anlatımlar ise, toplumumuzu ve kültürümüzü yanlış tanıtmaya neden oluyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konuda ciddi adımlar atacağını düşünüyoruz. Türk kültürü Türk imajının doğru bir biçimde anlatılmasıyla daha da anlam kazanır diye düşünüyorum.
Nasıl ki Fransızlar, Almanlar, İtalyanlar İstanbul ve Ankara’da kültür merkezleri oluşturarak kendi kültürlerini resmi olarak ülkemizde anlatıyor ve kültürlerini yaşatıyorlarsa bizler de Avrupa’nın değişik ülkelerinde kültür merkezlerimizi açarak, işin ehli olanlarla bu çalışmaları yürütmeliyiz. Her fırsatta AB kriterlerine uymamız gerektiğini söyleyen siyasilerimizin bu yasal kriter içinde çalışmalar yapmasını bekliyoruz.
Bilimin, birliğin, dayanışmanın, kültürün, sevginin ve hoşgörünün çatı olacağı ‘Belçika Türk Kültür Merkezi’nde buluşma dileklerimizle....
Hoşça kalın...