GAZETECİLERE BASKIYLA AB’NİN FİŞİ Mİ Ã‡EKİLMEK İSTENİYOR ?

Türkiye’de uzun zamandan beri demokrasi, sivilleşme adı altında bir çok olumlu gelişmelerle birlikte olumsuz gelişmeler de olmakta. Açılım politikaları yargı ve askeri disipline etme çabaları demokrasinin ve sivilleşmenin bir gereği gibi algılandı veya algılanmak istendi.

Türkiye’de uzun zamandan beri demokrasi, sivilleşme adı altında bir çok olumlu gelişmelerle birlikte olumsuz gelişmeler de olmakta. Açılım politikaları yargı ve askeri disipline etme çabaları demokrasinin ve sivilleşmenin bir gereği gibi algılandı veya algılanmak istendi.

Yapılan yeni yasal düzenlemelerin ve son günlerde ‘Ergenekon’ , ‘Balyoz’ gibi davalar ile askerlerin yargılanması ve Yargıdaki değişiklikler hep sivilleşmenin yansımaları olarak algılanmak istendi. Bazı medya kuruluşları bütün bu gelişmeleri ’Özgürlüklerin genişletilmesi, darbecilerden hesap sorulması, yargının kurtarılması’ gibi kamuoyuna yansıttı ve yansıtmayada devam ediyor. Türkiye’de tüm bu gelişmeler yaşanırken ‘Özgürlüklerden dem vuran AB’nin Türkiye’de basın özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik gazetecilere yapılan baskıları bir müddet görmezden gelerek, tüm bu düzenlemeleri alkışladı.

Gazetecilere yönelik baskıların giderek artması AB raporlarına yansıdı. Batılı gözlemcilerin raporlarına yansıyan ‘Basın Özgürlüğüne yönelik baskı ve sindirmelerin’ kabul edilemez olduğu uyarıları iktidarca dikkate alınmadı. Basın Özgürlüğüne yönelik baskıların Avrupa Birliği raporında yer almasına rağmen OdaTv’ye baskın yapılarak Yöneticilerinin gözaltına alınması baskıları taşıran son damla oldu. "Yapılan baskın, basın ve ifade özgürlüğüne bir saldırıdır ve şiddetle kınıyoruz."

Baskın’ın dünya basınına yansımasıyla Dünya ve AB’den baskınlara ve tutuklamalara tepkiler geldi. Türkiye’de Gazetecilere yönelik baskıların yansıması AB’ye olumsuz yansıdı.

Başmüzakereci Egemen Bağış’ın sabrımız taşıyor. “AB ile ilişkilerimizde ‘Fişi ilk çeken biz olmayacağız’ söylemi aklımıza geliyor. Önceleri AB kriterlerine yönelik düzenlemeler yaptıklarını ileri sürerek, her yeni yasal düzenlemeyi AB kriterlerinin bir gereği olduğunu ileri süren iktidarın İşçilere, Öğrencilere ve Gazetecilere karşı takındığı tavırları artık ‘AB Fişinin çekilmesi’ anlamına mı geliyor?

AB yasa ve kriterlerinde İşçilerin, öğrencilerin ve gazetecilerin kendilerini ifade etme özgürlüklerine karşı yeni yasal düzenlemeler mi getirildi? Ülkemizdeki bu kesimlere baskıların artması bu kriterlerin gereği mi? (!)

Türkiye’deki iktidar olumsuz görüntülerle artık ‘AB fişini kendisi çekerek’ harakiri mi yapmak istiyor?

Hani ilk fişi çeken biz olmayacaktık.

Türkiye’de gelişen siyasal gelişmeler, ne yazık ki sosyal gelişmeleri gölgeliyor.

Bunu ilerleyen günlerde daha net göreceğimizi umuyoruz.

Basını ve sanatçıları susturulmuş bir toplumda ‘Özgürlüklerden bahsetmenin anlamı olamaz. Halkın basınına ve basın mensuplarına sahip çıkması gereklidir.

Saygılarımla.....