CHP'nin TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırmasına yanıt veren Erdoğan "AK Parti, bölücü terör örgütünün CHP gibi kuyruğuna takılacak bir parti değildir. Buyurun, Meclis orada, sen gidersin oturur, orada ne yapacaksan yaparsın" dedi. Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a yanıtı gecikmedi: "Biz Parlamento'yu toplayacağız, Sayın Başbakan gelmeyebilir, kendisinin bileceği iştir"
CHP'nin TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırmasına yanıt veren Erdoğan "AK Parti, bölücü terör örgütünün CHP gibi kuyruğuna takılacak bir parti değildir. Buyurun, Meclis orada, sen gidersin oturur, orada ne yapacaksan yaparsın" dedi. Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a yanıtı gecikmedi: "Biz Parlamento'yu toplayacağız, Sayın Başbakan gelmeyebilir, kendisinin bileceği iştir"
Erdoğan, partisinin Ankara İl Başkanlığı'nın Altınpark'taki iftarının ardından yaptığı konuşmada, ABD'deki bazı gazetecilerin, İsrail'deki bazı çevrelerin Türkiye'deki muhalefet odaklarının aynı dili, aynı argümanları, aynı
iddia ve tezleri ortakça dile getirdiklerini iddia etti.
"Ben burada Anamuhalefet partisi Genel Başkanı'nın kullandığı üslubu elbette kullanacak değilim" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Kendi ülkesine, kendi ülkesinin Dışişleri Bakanı'na, kendi ülkesinin dış politikasına karşı bu kadar seviyesiz, bu kadar edep dışı, adap dışı bir dil kullanan CHP Genel Başkanı'nı ben milletimin takdirine havale ediyorum. Çıkmış CHP Genel Başkanı, 'Cumhuriyet tarihinde ben bu kadar çapsız Dışişleri Bakanı görmedim' diyor. Sayın Kılıçdaroğlu, sen hiç aynaya baktın mı? Yahu senin gramın ne, senin çapın ne? Şunun ölçüsünü bir ver de görelim.
Daha dur bakalım, dün bir bugün iki. Yanına topladığın, o yandaşlarınla veya bir kısım yandaş medyayla bir yere varacağını mı zannediyorsun? İşte bir kasetin getirdiği sen genel başkansın, bir CD çıkmamış olsaydı şimdi meydanda yoktun. O CD ile önce genel başkanının yanına gidiyorsun, gazeteciler soruyor, 'Ben genel başkan adayı değilim' diyorsun, 24 saat geçmeden, ertesi gün genel başkan adaylığını açıklıyorsun. Akşam başka, sabah başkasın. Senin ağzından çıkan doğru bir ifade var mı? Suriye konusunda da Türkiye'nin dış politikasını eleştirmiyor, yalan yanlış ifadelerle acaba ne yaparım, buna sığınıyor. Hiçbir birikimi yok, bırakın diplomasinin dilini, daha nezaketin, zarafetin diline bile hakim değil.
Terör meselesinde BDP'nin kuyruğuna takılan, BDP'nin nifak diline teslim olan CHP, Suriye konusunda da Baas rejiminin kuyruğuna takılıyor, Baas rejiminin dilini kullanıyor. Biz CHP'nin de ona malzeme taşıyan çevrelerin de bu oyunlarına kulak asmayacağız. Suriye'de barışı, istikrarı, toprak bütünlüğünü en güçlü şekilde savunmaya devam edeceğiz."
Esad'a da yüklendi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaptığı konuşmada Suriye ve Esad yönetimine de sert sözlerle yüklendi. "Esad yönetiminin artık çıkış yolu kalmadı" diyen Erdoğan, Suriye'de artık sona yaklaşıldığını söyledi.
Erdoğan sözü önceki gün Suriye'den kaçan Başbakan Riyad Hijab'a getirdi. "Başbakanı bile suriye'yi terk etti" dedi. Artık sona yaklaşıldığını söyledi. Erdoğan'ın gündeminde hükümetin Suriye politikalarını eleştirenler de vardı. "Her türlü gelişmeyi inceliyor adımlarımızı ona göre atılyoruz" dedi Başbakan, Ve Erdoğan son olarak Esad yönetiminin tuzağına düşmediklerini söyledi.
-"Birilerinin minderinde değil, kendi minderimizde yapılması gerekeni yaparız"-
Her türlü gelişmeyi dikkatle izlediklerini, bunlara karşı hazırlıklı olduklarını ve gerekeni anında yaptıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi ne oldu, çıkmış 14 Ağustos'ta Meclis'i toplantıya çağırıyor. Niçin? Malum terör meselesiyle alakalı, son gelişmelerle alakalı olarak. Yahu, bu Meclis'te biz bunları çok konuştuk, bu genel görüşmeleri çok yaptık. Ziyaret için talepte bulundu, randevu verdik. Geldin, konuştuk. Bir öneri paketiyle gelmedin, sadece tespit. Bunları konuştuk. Var mı önerin? 'Önerim şu anda yok ama çalışacağız.' Yanımda 3 arkadaşım, yanında 3 arkadaşı. 'Hadi, verelim talimatları arkadaşlarımıza, çalışsınlar' dedim. Aradan 2 ay geçti, hala ses yok. Sayın
Kılıçdaroğlu, bu milleti oyalamaya hakkın yok.
Önerin varsa verirsin ve biz bu önerileri uygularız, uygunsa uygularız. Uygulanabilirliği olmayan bir şeyi de kusura bakma uygulayacak halimiz yok. Çünkü biz, deneyimliyiz, çünkü biz bu ülkede siyaset yapıyoruz, çünkü biz şu anda terörle mücadeleyi dağ demeden, taş demeden her yerde vermeye devam ediyoruz. Bizim milli birlik ve kardeşlik projemiz her yönüyle detaydır, her yönüyle içinde yapılması gereken ne varsa mevcuttur.
Şunu açık net söylüyorum, şu anda ayın 14'ünde Meclis'e böyle bir toplantı daveti yapıyor. AK Parti, bölücü terör örgütünün CHP gibi kuyruğuna takılacak bir parti değildir. Buyurun Meclis orada, sen gidersin oturur, orada ne yapacaksan yaparsın. Kiminle beraber bir araya gelirsin bilemem ama AK Parti böyle bir gündemle, bir genel görüşme gündemiyle Parlamento'ya gelmeyecektir, bunu da buradan söylüyorum. Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz? Bu şu anlama gelir, CHP'ye gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum, bu şu anlama gelir; terör örgütü Türkiye Büyük Milleti Meclisi'ni bile istediği zaman toplayabilecek güçtedir, bu bu anlama gelir ama AK Parti, bu oyuna gelmez. İnanıyorum ki MHP de bu oyuna gelmeyecektir ve bizler oyun kurucu olacağız. Bizler, oyun kurucu olacağız, bizler oyun kurucuyuz ve biz birilerinin minderinde değil, kendi minderimizde yapılması gerekeni yaparız."
Erdoğan'ın restine Kılıçdaroğlu'ndan yanıt gecikmedi
Başbakan Erdoğan'ın Meclis'in olağanüstü toplanmasıyla ilgili restine CHP liderinden yanıt geldi. Kılıçdaroğlu, "Biz Parlamento'yu toplayacağız, Sayın Başbakan gelmeyebilir, kendisinin bileceği iştir ama biz tarihi bir sorumluluğu yerine getirmek durumundayız" dedi.
Kılıçdaroğlu, televizyonların ve gazetelerin Ankara temsilcileri ile Göksu Restoran'da iftarda bir araya geldi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, terör ve Suriye konusunun görüşülmesi amacıyla Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırmaları konusuna Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yorumunun hatırlatılarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine, Meclis'in Kurtuluş Savaşı'nı veren gazi Meclis olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Bu Parlamento'nun olağanüstü toplanması, Türkiye'nin olağanüstü koşullarında doğaldır. Bir başbakan, eğer bu olağanüstü koşulları görmüyorsa kördür, Türkiye'nin gerçeklerinden uzaktır. İran'a bakın, Suriye'ye bakın, Irak'a bakın, Rusya'ya bakın, Çin'e bakın, bütün bu olaylar ve o ülkelerden gelen söylemler, nerede görüşülecek, nerede tartışılacak. Sayın Başbakan, bütün bu olaylar konusunda Meclis'e grubu olan hangi siyasal partiye gelip, bilgi vermiştir. Kapalı bir rejimse bilgi vermeye gerek yoktur.
Demokrasiyse gelip bilgi vermek durumundadır. Terörde geldiğimiz nokta iç açıcı değildir. Öngörüsüz bir Sayın Başbakan vardır, gerçekleri görmekten uzak bir Başbakan vardır. Biz Parlamento'yu toplayacağız, kendisi gelmeyebilir, kendisinin bileceği iştir ama biz tarihi bir sorumluluğu yerine getirmek durumundayız. Bugün Parlamento toplanmayacaksa hangi gün toplanacak. Suriye'de olanlar, o olayların yarın Türkiye'ye sıçramayacağını kim garanti ediyor. Milli bir politika izlenmiyor. O nedenle terörün yönlendirdiği bir AKP var."
Bir gazetecinin Başbakan Erdoğan'ın TBMM'nin olağanüstü toplantıya çağrılmasına ilişkin değerlendirmesinde "AK Parti'nin bölücü terör örgütünün CHP gibi kuyruğuna takılacak bir parti olmadığını ve bunun terör örgütünün TBMM'yi bile istediği zaman toplayabilecek güçte olduğu anlamına geleceği" şeklinde bir ifade kullandığının aktarılması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Kendisine şunu çok açıkça sormak isterim, Oslo'daki görüşmeleri, CHP mi yaptı? 'Görüşme yapıyorsunuz' dediğimiz zaman, 'Bunları söyleyen şerefsizdir' diyen kimdi? Dün söylediğini, bugün unutan, Oslo görüşmelerinin arkasındaki gerçekleri hala kamuoyuna açıklamayan kimdir? Biz, kendisine terör olayının toplumsal uzlaşmayla çözülebileceğini söyledik, dört siyasal partinin bir araya gelmesini söyledik. Meclis'i adres gösterdik, en meşru zemini gösterdik."
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin en önemli meselelerinin tartışılacağı meşru zeminin TBMM olduğunu vurgulayarak, bu meşru zeminde halkın iradesiyle seçilen milletvekillerine bilgi verilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Hükümetin milletvekillerine vermediği bilgileri, başkaları ile paylaştığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Kendi Parlamentosu'nu bilgi vermiyor, yabancı Dışişleri Bakanlarına ellerindeki bütün bilgileri veriyorlar. Bu
affedilecek bir olay değildir. Biz, Parlamento'yu davet edeceğiz, bu bizim tarihi sorumluluğumuzdur. Kendisinin Parlamento'ya gelip gelmemesi de kendilerinin takdirlerindedir, kararı da halk verecektir" değerlendirmesinde bulundu.