‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ Brüksel’de bulunan kadın derneklerinin ortak organizesiyle gerçekleşen programda’Kadınlar Gününde konuşma yapan Sefire Zeynep Ersavcı, Turkish Lady Koordinatörü Derya Aliç ve Tv Program yapımcısı Rabia Kaçar’ın konuşmalarını yayınlıyoruz.
‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ Brüksel’de bulunan kadın derneklerinin ortak organizesiyle gerçekleşen programda’Kadınlar Gününde konuşma yapan Sefire Zeynep Ersavcı, Turkish Lady Koordinatörü Derya Aliç ve Tv Program yapımcısı Rabia Kaçar’ın konuşmalarını yayınlıyoruz.
Sefire Zeynep Ersavcı’nın konuşması:
Bildiğiniz gibi her sene 8 Mart günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ve tüm ülkelerde ‘Uluslararası Kadınlar Günü’ olarak kutlanır. 15 sene önce, Çin’in baş şehri Beljing’de düzenlenen 4, Dünya Kadın Konferansı çerçevesinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ‘Kadına Yönrlik Her türlü Şiddete Karşı Eylem Platformu’nu kabul etmişti.
Bu yıl Birleşmiş Milletler tarafından seçilen tem aise : EŞİT HAKLAR yani kadın ve erkeğe eşit haklar tanınması FIRSAT EŞİTLİĞİ yani kadın ve erkeğe aynı fırsatların verilmesi ve en önemlisi HERKES İÇİN GELİŞME’ yani toplumun ayrım gözetmeksizin tüm fertleri ile birlikte gelişmesi » olarak ilan edildi.
Bu gün olduğu gibi her yıl, ‘8 Martta dünyada sosyal gelişmenin kadınlarıon bu alanda aktif katılımları ve kadınlara eşit haklar tanınması ile sağlanabileceği vurgulanır. Ayrıca, bu tarih, kadınların uluslararası barış ve güvenlik için yaptıkları çok önemli katkıları bir kez daha dile getirmek için bir vesiledir.
Tüm Dünya kadınları için eşitlik, barış ve gelişme alanında gelinen noktalqr değerlendirilirken daha çözüm bekleyen problrmler de tatışılır.
Toplumların yarısını ve geleceğin annelerini oluşturan genç kızların eğitimine verilecek önem ve tanınacak fırsat eşitliği çok önemlidir. Yeni nesillerin dqhq eğitimli olmaları sağlandığında, bu çağdaş ortaöda yetişen çocukların da meslek sahibi yani ekonomik yönden gelişmiş, toplumda karar alıcılar olarak erkekleri ile yan yana yerlerini almaları ile sonuçlanacaktır.
Son senelerde dünyanın her yerinde kadınlar ile ilgili alınan doğru siyasi kararlar kadar, kadınlardan oluşan sivil toplum kuruluşları-yani sizler gibi dernekler- çok önemli bir rol oynamaktasınız.
Hepimiz, yönetici, politikacı ve meslek sahibi kadınların sayılarının hızla arttığını memnuniyetle görüyoruz.
Yaşadığımız topluma faydalı olmak için hepimizin birbirimize vereceği birşeyler var. Bir araya gelerek çözülmesi gereken ihtiyaç ve sorunları saptamak yetmez. Taleplerin oluşturulması, otaklaştırılması, ifade edilmesi ve izlenmesi gerekir. Asıl bu ortak tutum bu birlik bize güç verecektir.
Bu konuda yapılan bilimsel çalışmalarda saptanan odur ki : « Birlikte çalışırken tüm enerjisini iç çatışmalarda harcayan kadın guruplarında birlikte iş yapma, paylaşma ve saygılı bir ortamda icabında tartışabilme becerilerini geliştirmesi gerekebilir »
Beni bu gün çok mutlu eden bu faaliyet, değişik alanlarda fakat aynı amaca yönelik, yani Belçika’da yaşayan Türk toplumunun ileriki yıllarda daha iyi eğitimli, birbirleri ile sağlam dayanışma içinde olan yeni nesillerin yetişmesine yardımcı olmak gibi ortak bir payda da buluşan derneklerimizle bir halka oluşturmuştur. Kendileri gerçekten iftihar edilecek bir olgunluk göstermektedirler.
Aynı zamanda, yaşı ne olursa olsun kadınlarımıza her konuda eğitim verecek birçok derneklerin faaliyetlerinin diğer guruplar tarafından da öğrenilmesine yardımcı olacaktır.
Büyükelçiliğimiz ve varoluş amacı vatandailarımıza hizmet olana ve bu gmrevi gerekten çok özveri ile sürdüren başkonsolosumuz Sayın Mehmet Poroy ve eşi Ayşegül Poroy’a, derneklerin hepisine eşit daveti yapan ve bu günün gerçekleşmesinde çok büyük emeği geçen Sayın Derya Aliç’e ve bugüne katılan tüm dernekler siz değerli vatandaşlarımız gerçek kahramanlarsınız.
Bu programın organizasyonunda Turkish Lady, Belçika Türk Kadınlar Derneği, Belçika Türk Dernekler Birliği, BIF Kadın Kolları, My Linqua ve Live Ststem adlı dernekler yer almış durumda. Gelecek senelerde daha çok sayıda dernekler ve daha geniş bir katılımın olması en büyük dileğimdir.
Hepinize en iyi dileklerimi gönderiyorum.
-------------------------------------------------------
TURKISH LADY KOORDİNATÖRÜ DERYA ALİÇ’İN KONUŞMASI
« 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle hazırladığımız programa hoşgeldiniz. Bilindiği gibi, bu yıl Dünya kadınlar gününün 100’üncüsü kutlanmakta.
Bu gün, kadınlara yönelik konferans, gösteri ve eğlence gibi çeşitli etkinlikler düzenlenir ayrıca kadınlar arası dayanışma ve kadınların toplumdan beklentileri vurgulanır.
Genel anlamda, Dünya Kadınlar Günü, bütün kadınların sırf cinsiyetlerinden ötürü karşılaştıkları sorunların dile getirildiği ve çözüm yollarının sorgulandığı bir gündür.
Bu bağlamda, çeşitli ülkelerde ve Belçika’da, siyasiler, kadına karşı uygulanan şiddeti azaltmak amacıyla bir takım yeni önlemlerin alındığını açıkladılar.
Elbette bunlar sevindirici gelişmeler, ama yeterli olduklarını söylememiz mümkün değil! Katedilmesi gereken yolun çok uzun olduğunu daha iyi anlayabilmemiz açısından Birleşmiş Milletler tarafından yapılan bir araştırmanın sonucunu sizlerle paylaşmak istiyorum:
1. Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.
2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.
3. Dünya’daki mal varlığının ise % 1’ine sahipler.
Yinede bütün bu olumsuzluklara rağmen, bugün, kadınlar geçmişe nazaran daha dirençli bir konumdalar. Kadınlar aile içi fonksiyonlarını devam ettirirken sosyal yaşamda da başarı sergilemekteler.
Günümüzün kadını hane içindeki görevi ile profesyonel faaliyetlerini başarıyla uzlaştırabilmekte ve bu durum kadının büyük fedakarlıklara katlandığını göstermektedir. Hem mesleki kariyerde yükselme hem de aile sorumluluklarını üstlenme kadının direncini kanıtlamaktadır.
Biz de bugün burada, her yıl tekrarlandığı gibi, karamsar bir tablo çizmek yerine programımızı farklı bir boyuta çekmeyi amaçladık. Kendi meslek dallarında başarılara imza atmış bayanları ön plana çıkararak, onları sizlerle buluşturup tanıştırmak istedik.
Zira kadınlara yapılan yatırım, devletlerin ve milletlerin refaha ulaşması için çok önemlidir.
Bu açıdan kız çocuklarının eğitimden daha fazla yararlanması vazgeçilmezdir. Çünkü kadınların daha iyi konumda olmaları yoksulluğu azalttığı gibi yaşam kalitesinide yükseltmektedir. Son söz olarak, bir çok kadının karşılaşılaştığı sorunları daha iyi kavrayabilmemiz için herkese ve bilhassa erkeklere şu soruyu sormak istiyorum:
Hayatınızda, bir gün bile kadın olmanın ne demek olduğunu hiç düşündünüz mü? Kadınların verdiği mücadele, çağdaşlaşma ve toplumsal gelişmemiz açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu bilinçle tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü'nü yürekten kutluyor ve yürüttükleri mücadeleyi gönülden destekliyorum.
Program sonunda, buradan ayrılırken bu güzel gün zihinlerimizden kolay kolay silinmesin, kalplerimiz ve beyinlerimiz binbir duygu ve düşünceyle dolsun.
Bugün burada yeni kurulan dostlukların heyecanını,
- eski dostlarımızı görmenin verdiği sevinci,
- beraberliğin sıcak güvenini,
- aramızda olamayan arkadaşlarımızın özlemini,
- hoşgörüyü,
- sevgiyi,
- paylaşmanın mutluluğunu,
- dostlukların büyüklüğünü,
- birlikten kuvvet doğduğunu ve kadın olmaktan duyduğumuz gururu hissederek ve düşünerek ayrılalım istiyorum.
Dayanışarak neler yapabileceğimizin bilincine vararak dönelim evlerimize.
‘8 Mart Dünya Kadınlar Gününü’zü tebrik ediyorum.
Konuşmama son vermeden önce bu programın gerçekleşmesinde desteklerini esirgemeyen herkese ve özellikle bayanlarimiza şükranlarımı sunuyor, onlar için büyük bir alkış rica ediyorum.
------------------------------------------------
Televizyon Program Yapımcısı Rabia Kaçar’ın konuşması
Sayın davetliler öncelikle bu gününüzü kutluyorum,
2003 yılında ilk belgeselim ‘GURBET’i çektim. 64-65 yıllarında Belçika’ya gelen birinci nesili konu alan ‘Gurbet’ hala okullarda yakın göç tarihi derslerinde gösteriliyor. Bu belgesel Doğu filaman sehir kütüphanelerinde mevcuttur. BRT ve Samanyolu televizyonunda gösterildi
Belgesel festivallerinde hikaye ve kurgu ödülü aldı. Ama kamera ve teknik dereceye giremedi. Juri üyelerinin de tavsiyesiyle film okulunu okumaya karar verdim.
Antwerpen’de özel sinema okuluna sınavlara girip eğitimimi başarıyla tamamladım.
Diplomamı almak için doçentim Alex’in yanına geldiğimde hocam salondakilerin ayağa kalkıp benim başarımı alkışlamalarını rica etti. Çünki benim son çalisma belgeselim Oma Nimeti VRT filaman devlet televizyonu okuldan satın almıştı.
Kısaca Nimet nineden bahsedeceğim. 8 yıl önce Nimet ninenin eşi ölünce üvey oğlu onu yaşlılar evine yerleştirir. Nimet nine yaşlılar evinde tek Türk’tür ilk yıllarda konu komşu ziyaretine gelir yıllar geçtikçe ‘Nimet nine’nin ziyaretçileri gelmez olurlar. Nimet nine flamanca ‘evet’ ve ‘hayır’dan başka bir sey bilmez ancak vücud diliyle anlaşır. Nine domuz eti yememek için vejiteryan olmuş. Nineyi her ziyaret ettiğimde onu pencerede yollara bakar buluyordum. Ziyaretçi bekliyordu. Ama nafile o çoktan unutulmuştu.
Nimet ninenin belgeselini yaşlılar evinin müdürüne takdim edip, kuruma bir Türk hemşire almasını salık verdim. Daha sonra filmi farklı cami derneklerinin kadın kollarına bıraktım.
Her bayram da Nimet nineyi ziyaret ediyorum nine mutlu, Fatma isminde güzel hemşire beyaz saçlarına kınalar yakıyor. Geleni olmasada kendi dilinde derdini anlatacak birileri var. Önümüzdeki yıllarda yaşlılar evi sorununu gündeme getireceğim.
Şimdiye kadar Farklı belgesellerim oldu.
1. Rowandadaki halk mahkemeleri
2. Kongoda etnik müzik ve dansları
3. Baba Migedi. Turveren müzesinde görebilirsiniz
4. Büyücülerin Dünyası
Kongoda maskeler ve dini dans festivalini üç yıl önce çekip festivale hediye olarak DVD göndermiştim. Bu DVD’yi 30 ülkeye göndermişler ve geçtiğimiz yıl 20’den fazla ülke katıldı benim küçük bir jestimle festival internasyonal oldu. O arada beni festivalin anası seçtiler iki yılda bir düzenlenen festivale gitmem için benim biletimi göndereceklerine dair söz verdiler.
En son Ekvator’da pigmeleri çektim bu yaz ilk gosterimi Bozar’da olacak.
Önümüzdeki yıllarda ciddi projelerin hazırlığı içindeyim bittiğinde onlarıda sizlerle paylaşırız inşallah. Son bir yıldan buyana tv programları yaptim.
Şu anda sevgili Eser Baysal hanımla birlikte Brüksel televizyonuna ayda bir program yapıyoruz. Programımız ‘Avrupanın kalbi’ 8 mart’tan 12 mart’a kadar saat 12 ile 18 arası gösterilecektir.
Programımızın amacı iki kültür arasında köprü kurarak, farklı kültürleri buluşturmak. Yaptığım işi severek yaptığım için yaratıcılığım daha da zenginleşiyor bilhassa belgesel çekmekten büyük haz duyuyorum.
En son size bir çağrım var. Belçika’daki yaşayan Türk toplumu Kültür alanında çok gerideyiz yeteri kadar kendimizi anlatamıyoruz Kendi kendimize çalıp oynuyoruz. Avrupa’da olup bitenleri de takip edemiyoruz.
2010 İstanbul Kültür şehri oldu. Belçika dışında diğer avrupa ülkelerinde bir dizi faliyetler var. Brüksel’de yok denecek kadar az.
Bu fırsatı değerlendirmeliyiz. İstanbul adına yapılan etkinliklere hepimiz toplu halde katılarak kültüre önem gösterdigimizi kanıtlamalıyız.
Dünya kadınlar gününüz kutlu.
----------------------
belcikahaber.be