DİKKAT ! ÖLDÜRÜCÜ FETVALAR AVRUPA’YA YÖNELİYOR, FETVALARI VERENLERLE AB AYNI SAFTA MI ?
Suudi kökenli Vehabi ve Selefilerin verdikleri fetvalarla Ortadoğu’da Şiilere yönelik El Kaide ve Taliban zihniyetli terörist saldırılar, bu kez Avrupa’ya sıçramakta.
Brüksel’in Molenbeek semtinde Polis ile Burka takan bir kadının sorunu Belçika’da gerginliğin yaşamasına neden olmuştu. Bu olay nedeniyle Müslüman olduğu belirtilen Fransız kökenli bir saldırgan Molenbeek metrosunda 2 polis memuruna saldırmıştı. Saldırgan “Belçika’nın müslümanlara karşı uyguladığı politikaları protesto etmek için eylemi gerçekleştirdiğini” söyledi.
Polislere yönelik saldırılar hükümeti alarma geçirdi. Kısa adı OCAD olan (Tehdit Koordinasyon ve Analiz Organı) Terör tehdit alarm sınırını 2’den 3’e yükselti. OCAD Belçika’da terör tehdidinin ciddi bir boyuta ulaştığını belirtti. Bu alarm seviyesi ülke geneline yayıldı.
Suudi kökenli Vehabi ve Selefi imamlarının verdikleri fetvalar, yalnız Ortadoğu’yu değil, Avrupayı da etki alanına almış durumda.
Bu fetvaların etkisiyle Ortadoğu’da özellikle Şiilere ve kutsal mekanlarına yönelik öldürücü saldırılar, yüzlerce binlerce kişinin ölümüne neden olmakta. Batılılar bu saldırılar karşısında hep suskun kaldılar. El Kaide ve Taliban’ın terörist saldırıları Şiilere yönelik olduğu için ne ABD’nin, nede batılıların tepkisine neden oldu. Bu saldırılarda ellerini ovuşturanlar, bu terörle yavaş yavaş ABD ve batıda da yüzleşince dehşete düştüler.
Nato şemsiyesi altında Afganistan ve Pakistan’da El Kaide ve Taliban’la savaştıklarını öne süren batılılar (!) Libya, Yemen, Bahreyn ve son olarak da Suriye’de bu terörist örgütlerle aynı saflarda yer almaktalar.
Terörü teşvik Vehabi fetvalarını verenler, ABD ve Batılılar, ‘Özgür Suriye Ordusu’ diye lanse edilen El Kaide ve Taliban ağırlıklı teröristlerlerin Suriye rejimini yıkmak için kanlı eylemlerini desteklemekte ve teşvik etmekteler.
Batılılar unutmasınlar ki ; Ortadoğu’yu ateşe düşüren bu fetvalar bir gün kendilerinide yakabilir. Bunun ayak sesleri görülmeye başladı. Avrupa’nın başkenti Brüksel’de bulunan Anderlecht Camiine saldırılması ve Şii bir imamının öldürülmesi, polislerin bıçaklanmasının temelinde bu fetvaların etkisi var. Teröri teşvik eden İslam kardeşini bile öldürülmesine cevaz veren bu fetvalar, batının huzurunuda kaçıracaktır. Ortadoğu’da düşen ateş batıyı da yakabilir.
Şimdi ferdi olarak başlayan bu saldırılar Avrupa’nın önemli merkezlerinde El Kaide’nin ikiz saldırılarına dönüşebilir. Bu konuda yetkililerin çok dikkatli olması toplumsal huzursuzluğa neden olabilecek bu tür saldırılara karşı son derece dikkatli olmaları gerekir.
Unutmamak gerekir ki İslam barış dinidir. İslam asla terörü teşvik etmez. İslam’da savunma hakkı vardır, saldırı hakkı yoktur. Yüce Allah haksız yere bir insanın öldürülmesinin bir alemin öldürülmesine eş koşmakta. İslam adına verilen Vehabi ve Selefi fetvaları teröristleri cüretlendiren ve İslam’la alakası olmayan görüşlerdir.
İslami şahsiyetlerden İmam Ali, İmam Hüseyin, Hz. Hamza başta olmak üzere bir çok İslam şahsiyeti ne yazık ki terörist saldırılar neticesi şehit edilmişlerdir.
Biz asla terörden yana değiliz. Terör bir insanlık suçudur. Ancak bu terörü teşvik edenlerle, strateji ortaklığı yapanlarda terör suçu işlemektedirler. Ister devlet olsun, ister kurum olsun.
Selefi ve Vahabi imamlarının Alevi ve Şiilerin öldürülmesinin helal, kadınlarına tecavüz edilmesinin mübah olduğu yönündeki fetvaları Suriye’deki Şii-Sünni kavgasını artırmakta.
İşte terörü besleyen insanı dehşete düşüren Vehabi ve Selefi fetvaları :
Suriyeli Selefi şeyhlerden “Muhammed Bedii Musa” ve İhvanul Müslim’in üyelerinden başka bir şeyh “Özgür Suriye Ordusu”nun bu cemaatin müftü ve şeylerine gönderdikleri mektuplarda ülkede yaşayan Alevilere saldırılması, kadınlarına tecavüz edilmesi, çocuklarının öldürülmesi ve yaşadıkları sükunet yerlerine ve iş merkezlerine saldırılmasının hükmünü sorduklarını açıkladılar.
Şeyh Bedii Musa şöyle devam etti: “İhvanu’l Müslim’in cemaatine mensup şeyh ve müftüler soruda sorulan şeylerin hepsinin helal ve mubah olduğunu açıkladılar ve tekit ettiler ki biz bir bildiri yayınlayarak şunları belirttik: Alevi taifesinin Suriye devletine bağlı olduklarını ve Suriye’deki başka taifelerin onlardan nefret ettiklerini söyledik ve dedik ki onların kanlarının dökülmesi, kadınlarına tecavüz edilmesi, çocuklarının öldürülmesi, sükunet mahallerine saldırılması helaldir. Suriye’de bulunan tüm gruplar onlardan kurtulmak istiyorlar.”
Hamalı Şeyh Adnan Arur'un, Suriyeli muhaliflerle yaptığı gizli görüşmede, Suriye toplumundaki « Beşşar Esad karşıtlığını tırmandırmak için Suriye’deki taraftarlarına, Suriyeli çocukları katletme ve kadınlara tecavüz etme emrini verdiği » iddia edildi. Habere göre söz konusu fetvayla, işlenen katliam ve suçlar Beşşar Esad rejimine mal edilerek, halkın Esad'a olan öfkesinin artırılması hedefleniyor.
Aiz bin Abdullah bin Aiz el Garni: “Suriye’nin bütün milleti eline silah almalı ve Beşer Esat ile savaşmalıdır. Beşer Esat meşruiyetini kaybetmiştir. Onunla savaşmak İsrail ile cihat etmekten farzdır!”
Vahabilerin Şeyhi Aiz bin Abdullah bin Aiz El Garni, el Arabiya kanalında kendisiyle yapılan söyleşide Suriye halkına silahlanarak Beşer Esat hükümetine karşı gelmeleri çağrısında bulundu.
Suriye'nin BM daimi temsilcisi, yakalanan teröristlerden bazılarının, Katar ve Arabistan'da bazı şeyhlerin fetvaları doğrultusunda Suriye'de terör girişimlerinde bulunduklarını itiraf ettiklerini bildirdi.
Abna Haber Ajansı'nın bildirdiği habere göre Suriye’nin selefi din adamlarından Abdullah Et Temimi, İsraillilerin yanında bir konum elde etmek ve değer kazanmak için Seyyid Hasan Nasrallah’ın öldürülmesi için ödül koyduklarını açıkladı.
FETVALARA ELEŞTRİLER :
Suriye'nin BM temsilcisi Beşar Caferi, Güvenlik konseyin Suriyeyle ilgili gizli oturumu sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplandırarak, "Ancak ne yazık ki bazı arap ve batılı ülkeler, Annan planını başarısız kılmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar" dedi.
Irak Alimler Örgütü Başkanı Sünni Alim Şeyh Halit Mela, tekfircilerin Sadr şehri, Mukaddes Kazımeyn ve Nasiriye şehrindeki betaha bölgesinde düzenledikleri terörist saldırılarını kınayarak şunları söyledi: “Selefiler Iraklı Müslümanların öldürülmesi için fetva vermekte, el Kaide de bu fetvayı uygulamaya koymakta. Bazı makamlar ise sessizliğe bürünerek kendi menfaatlerinin peşinde koşmaktadır” dedi.
Teröre karşı olduklarını ifade eden Avrupalıların, bu fetvaları verdiren Suudi Arabistan, Mısır ve Katar gibi ülkelere baskılarını artırmalıdırlar.
Bu fetvaların Avrupadaki sempatizanlarının Avrupa’nın huzurunu kaçırabileceklerini, yetkilileri terörün her kesimiyle ciddi bir şekilde mücadele etmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Resmi yetkililerin dışında Avrupa’da yaşayan Avrupalı ve gömen kökenli siyasilerin ve sivil yoplum kuruluşlarınında terörle ilgili her türlü saldırılara anında birlik ve beraberlik içerisinde tepki vermeleri toplumsal barışın korunması adına önemlidir.
Terör müsamahayla, «Bana dokunmayan yılan bin yaşasın» atasözüyle geçiiştirilecek bir konu değildir.
Belçika’nın huzurunu kaçıracak her türlü inançsal ve ırksal terörü şiddetle lanetliyoruz.
Hiç bir inanç terörü haklı kılamaz… Çünkü; terör insanlık suçudur…
Saygılarımla...